20 Temmuz 2009 Pazartesi

Dostlarımızı koruyalım

İnsanlarımız hala köpekleri en büyük tehlike olarak görmektedir. Halbuki köpek ısırmasından ölen kişi senede birkaç kişiyi geçmez. Oysa trafik kazalarından her yıl yaklaşık 5000 kişi hayatını kaybediyor. Durum böyle iken, sokakta kendi halinde giden bir köpek gördüğünde belediyeyi defalarca arayıp köpeğin alınmasını isteyen insanlar, hatalı sollayan, şehir içinde hız denemesi yapın, kırmızı ışıkta geçen, alkollü direksiyona geçip canların kaybolmasına, ocakların sönmesine sebep olan kişiler hakkında aynı titizliği göstermemektedir. Bu gün gıdalarımıza zararlı kimyasallar katan imalatçılara , zehirli dumanlarını havaya veren sanayi tesislerine, zehirli atıklarını içtiğimiz su kaynaklarına arıtmadan atan fabrikalara, hormonlu sebze meyve yetiştiren üreticilere maalesef köpeklere gösterdiğimiz tepkiyi veremiyoruz. Ne yazık ki, bizi içten içe öldürenler, köpekler kadar korkutucu olamıyor.Nasıl sokaktaki her insan potansiyel bir hırsız veya kapkaççı olamazsa, sokakta dolaşan her köpeğin de saldırıp ısırması düşünülemez.İnsanlarda nedense en tehlikesiz olan bu hayvancıklara karşı önyargı ile oluşmuş bir korku var.Ayrıca doğduğundan itibaren sürekli taşlanan, dövülen, yakılan, tecavüze uğrayan, kolu bacağı kesilen, boynuna tel bağlanıp sıkıldıktan sonra terk edilen hayvanlar, KENDİNİ KORUMA İÇGÜDÜSÜ ile saldırgan olabilmektedir. Çok yakın zamanda heybeli adada piknikçiler tarafından kafasına eğlence olsun diye pet şişe geçirilip bırakıldıktan sonra 10 gün aç susuz yaşayıp ölmek üzereyken bulunup kurtarılan köpek, çocuklar tarafından üstüne benzin dökülüp yanarken taşlanan köpek, ormanda defalarca tecavüze uğrayıp iç organları parçalanan köpekler uygulanan vahşete canlı kanıttır.Bir apartmanın 6. katında oturan insanlar, sokaktaki kedilerden rahatsız olduklarını söylüyorlar. Isırmayan, havlamayan, yolunu kesip saldırmayan bu hayvanlardan niçin rahatsız olduklarını ise anlatamıyorlar.İnsanoğlu bahçeli evlerinden çıkıp, gelişen teknolojiye paralel olarak, beton ve demirden oluşmuş adına apartman dediğimiz bloklara kendini hapsedip DOĞADAN TAMAMEN koptuğunda, sokakta hayvan görmeye dahi tahammül edemez oldu. Zararsız bir kedi bile onu rahatsız eder oldu. Kendi dışındaki tüm canlıları öldürüp yok etme anlayışı hakim oldu. “Uygarlıkta öldürmek var mıdır?”Sokaktaki bir köpekten korkanı anlayabiliyoruz. Ama sırf korktuğu için, bunların yok edilmesini istemeye hakları yok. Kormak veya sevmemek insanın elinde değil ama, bunlara acı çektirmemek, onlar için insani ve vicdani koşullar hazırlamak insanın elinde. Biz buna ayrıca mecburuz. Acı ve ızdırap tohumları ekenler, mutluluk ve huzur biçemezler.Ayrıca hayvan sevmek onu alıp evde beslemek değil. Hayvan sevmek, onun doğada var olma ve yaşam hakkını kabul etmek ve bunun için mücadele etmektir.

Alıntı : http://www.dohayko.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder